top of page

1991 – 2000

  • Writer: Mehmet Çinel
    Mehmet Çinel
  • Sep 15, 2019
  • 2 min read

1991 yılı mayıs ayında abim Orhan Ete’ yi kaybettik. O ve onu takip eden bir iki yıl içinde, birkaç dostumuzu daha altmışlı yaşlarında kaybettik. Hepsine Allah rahmet eylesin.

Orhan ve Zeki

Mehmet ve Nilüfer üniversite eğitimini bitirip kendilerine bir yol çizme mücadelesine giriştiler. Mehmet Amerika’dan Bursa’ya döndü, Nilüfer ise İstanbul’da işe başladı.

1994 sonbaharında hepimizi üzen ve korkutan bir gelişme yaşadık. Ben hastalanmış ve Amerika’ya tedaviye gitmek mecburiyetinde kalmıştım. Bu zorlu süreçte Mehmet de bana eşlik etti. Zeki, Bursa’da evde Tuğba teyze ve Kuki ile yanlız kalmıştı. O dönemde Kuki ona çok iyi bir arkadaş olmuştu. Beş hafta süren zorlu tedavi sürecinden sonunda iyi haberlerle eve döndük. Gerek Amerika’ya gitmeden önceki, gerekse döndükten sonraki zorlu süreçte, sevgili dostlarımız, Uludağ Üniversitesi hocaları Gülsen ve Ender Korfalı hep yanımızda oldular.

Kötü günler geride kalmış, mutlu günler bizi bekliyordu. 1995 yılında Nilüfer evlendi.1996 da ise hem Mehmet evlendi hem de Nilüfer’in kızı, bizim de ilk torunumuz Rana doğdu. Zeki ve ben artık büyükbaba ve büyükanne olmuştuk.

Aynı yıl Fenerbahçe’de sonrasında çok severek oturduğumuz evi aldık. Artık yarı vaktimiz İstanbul’da geçiyordu. Zeki’nin işleri hafiflemiş ,yarı emekliliğe geçmişti. Biz artık kışın iki ayrı evde, yazın iki ayrı evde yaşar hale gelmiştik

1999 da, Nilüfer’in oğlu Sinan doğdu. Artık iki torun sahibi olmuştuk.

Aynı yılın sonlarında, hayatımızda yeni ve çok keyif aldığımız bir süreç başladı. Bize dünyayı tanıma fırsatı veren Fest Travel ve sevgili Faruk Pekin’le tanıştık. Bir arkadaşımızın teklifini kabul edip Hindistan’a gittik. Gidiş o gidiş. Kendimizi bu gezginler kervanında bulduk ve on sene gibi bir sürede dünyayı dolaştık. Zeki ve ben bu gezilerden çok şeyler öğrendik ve çok büyük keyif aldık.

2000 yılında üçüncü torun, Mehmet’ in oğlu Kerim dünyaya geldi. Artık aile büyüyordu. Biz sık sık İstanbul’a gidiyor ve torunlarla birlikte oluyorduk. Yazları çocukları önce Kurşunlu’ya ,sonra Bodrum’a, götürüyorduk. Zeki de hem bana yardım ediyor hem de torunların keyfini çıkarıyordu.

 
 
 

Commentaires


Teşekkürler

bottom of page